- Evliya hanımların ablası sayılan Râbia-i Adeviyye’nin evine bir gece hırsız girer. Bakar ki, yaşlı Râbia namazda. Ondan istifade ile evin her tarafını araştırır; ama eline bir şey geçmez. Çünkü Rabia’nın evinde gerçekten de hırsıza yarayacak dünya malı yoktur. Bu sırada namazını bitiren Rabia Hanım, eli boş dönecek olan hırsıza seslenir:
- Ey Allah’ın ihtiyaçlı kulu! Der, kusuruma bakma, sana yarayacak eşyam yoktur. Seni büsbütün eli boş göndermemek için diyorum ki: Ne olur, kapının arkasındaki ibrikten bir abdest alıp iki rekât namaz kıl da, büsbütün eli boş dönme Rabia’nın evinden! İhlâsla söylenen bu sözden etkilenen hırsız hemen oracıkta abdest alır, namaza durur ve secdeye kapanır.
İşte o sırada ellerini açıp dua eden Rabia:
- Ya Rabbi der, ben verecek bir şey bulamayıp senin kapına gönderdim. Hiç olmazsa senin kapından boş dönmesin bu ihtiyaç sahibi. O sırada pırıl pırıl gözyaşı dökmeye başlayan hırsızdan tövbe istiğfar sesleri yükselir. Bunu gören Rabia sızlanır:
- Ey Rabbim, bu ihtiyaç sahibi senin kapına ilk defa geldi, hemen kabul ettin, ama ben bunca senedir kapındayım; kabul edildiğimi hâlâ bilemiyorum. Bu sırada kulağına gelen ses şöyle fısıldar:
- Üzülme Rabia üzülme, onu da senin hatırın için kabul ettik!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder