27 Ekim 2009 Salı

MECNUN VE NAMAZ KILAN DERVİŞ

Yanıklığıyla ve ceylanlarıyla kendini aşka çağıran çöldedir mecnun. Dolaşır bir baştan bir başa. Yüreğinde aşka ırmaklar akar çöl kumlarında. Gönlünü avutur. Dolaştığı günlerden bir gün. Fark edemez namaz kılan bir dervişin önünden geçtiğini Leyla’dan başkasını görmeye yasaklı gözleriyle göremez,namaz kılan dervişi. Namaz biter. Kırk yıllık bekleyiş yükünü bilen derviş kızar mecnuna. Özür kuşanmış kelimelerin ardından, paslı vicdanlara bir hançer gibi saplanan sözler dökülür Leyla kitabı okuyan dudaklardan. “kusura bakma derviş baba, ben Leyla’nın aşkından seni göremedim. Ya sen, huzurunda bulunduğun Mevla’nın aşkından beni nasıl gördün?” kısacası. Hangi iş olursa olsun severek yapılan iş sonrası ise yorgunluk değil tatlı bir huzur kalır bizlere.

Hiç yorum yok: