13 Nisan 2012 Cuma

Koku yoktur. Nefes vardır.

Seküler (dünyalık)düşünen ALLAH sız bilim adamları ALLAH’IN varlığını örtmek için koku sıfatını yerleştirdiler.
Söylüyoruz koku yoktur.
Nefes yani;“zikir” vardır.
Her yarattığına koku değil “nefes” vermiştir.
Gülün nefesini burnumuza çektiğimiz zaman oluşan algı gülün nefesidir. Kokusu değil. Çektiğimiz nefestir içimize, koku değil.
Sıfatlar sebebin yerine tutarlar. Sebebe gerçektir. Nefes sebeptir, koku değil o halde koku sahtedir, hakikat değildir, o halde yalandır.
Nefes; etkiseldir. Tepkisel değil. Tepki sonucun da nefes oluşur.
Tüm yaratılanların tepkisi yaratanın etkisindendir. «Biz Allah'a aidiz ve sonunda O'na döneceğiz.»BAKAR-2/156
Bazı öküzler diyecek çöpler niye öyle rahatsız edici oluyor. Başkalaşan her şey öyle rahatsız eder. Asılları öyle mi idi? kusursuz idiler güzellik de. BAŞKALAŞMAYIN!
Âlimler de, cansız varlıkların canlı varlıklar gibi Allah'ı zikrettiklerini söylemişler ve bu hususta delil olarak da şu ayeti göstermişlerdir: "Yedi gök, arz ve bunların içinde bulunanlar, O'nu tesbih ederler. O'nu övgü ile tesbih etmeyen hiç bir şey yoktur, ama siz onların tespihlerini anlamazsınız. O, Halîm'dir, çok bağışlayandır" (el-İsrâ, 17/44) .
Bu görüşü savunan âlimlere göre, cansız sanılan her şeyde, insanların fark edemedikleri bir canlılık vardır. Bütün eşya, atomlardan meydana gelmiştir. Atomun çekirdeği etrafındaki elektronlar, akla şaşkınlık verecek bir hızla dönmektedir.
Göklerde ve yerde olanların hepsi Allah'ı tesbih etmektedir, O üstündür, hikmet sahibidir. HAŞR-59/1
Yine Kur'an'da, yerde ve gökte bulunan her şeyin Allah'ı tesbih ettiği haber verilmiştir: "Göklerde ve yerde bulunan her şey Allah'ı tesbih etmiştir. O, Aziz'dir, Hakîm'dir" (el-Hadîd, 57/1 )
Göklerde ve yerde bulunanların hepsi Allah'ı tesbih etmiştir. O üstündür, hikmet sahibidir. SAFF – 61/1
Gece gündüz (hep Allah'ı) tesbih ederler, usanmazlar .ENBİYÂ -21/ 20
Hâlbuki Göklerde Yerde kim varsa onundur ve onun huzurundakiler ona ibâdetten ne çekinirler ne de yorgunluk duyarlar. ENBİYÂ – 21/19
TESBİH: Allah'ı noksan sıfatlardan tenzih etme, ululama, Allah'a seri bir şekilde ibâdet ve "sübhânellah" demek.
Yüce Allah Kur'an-ı Kerim'de, tesbihi zikirle berâber anmıştır: "Ey inananlar! Allah'ı çok zikredin (anın) ve O'nu sabah akşam tesbih edin" (el-Ahzab, 33/41, 42).
Melekleri görürsün ki, arşın etrafını çevirmiş olarak Rabb'lerini övgü ile tesbih ederler, anarlar. (O gün) aralarında hak ile hükmedilmiş ve Hamd âlemlerin Rabb'ine mahsustur denmiştir" (ez-Zümer, 39/75).

"(Ey Muhammed, sen) sabret. Allah'ın va'di mutlaka gerçektir. Günahına da istiğfar et ve akşam sabah Rabb'ini överek tesbih et. (O'nun şanının yüceliğini an)" (el-Mü'min, 40/55)

"Rabb 'inin yüce adını tesbih et (O 'nun eksikliklerden uzak olduğunu an)" (el-A'lâ 87/1).

Hz. Muhammed (s.a.s) de, her hususta olduğu gibi tesbih konusunda da ümmetine tavsiyelerde bulunmuş, onlara örnek olmuştur. Tesbih hakkında söylediği bazı hadisler şöyledir:

"Dile hafif, mizanda ağır ve Rahman'a sevimli iki cümle (vardır): Allah'ı noksan sıfatlardan tenzih ve hamd ile tesbih ederim. Büyük olan Allah'ı tesbih ederim, O'nun şanı ne yücedir!" (Muhammed b. Allan Deilü'l-Fâlihîn, Mısır 1971, IV, 210).

"Allah'a göre sözlerin en sevimlisini sana haber vereyim mi? Allah'a göre sözlerin en sevimlisi, şüphesiz ki: Sübhânellâhi ve bihamdihi cümlesidir"(Muhammed b. Allan, a.g.e., IV, 214).

Ebu Hüreyre (r.a)'dan nakledildiğine göre, Muhacirlerin fakirleri Hz. Muhammed (s.a.s)'e gelerek şöyle dediler:

"Mal sahipleri yüksek derecelere, sonsuz nimetlere erişip gittiler. Bizim gibi namaz kılıyor ve oruç tutuyorlar. Onların fazla malları var. İstedikleri zaman haccediyor ve umre yapıyorlar; cihat ediyor ve sadaka veriyorlar". Bunun üzerine Hz. Muhammed(s.a.s):

"Ben size, sizi geçenlere erişebileceğiniz, sizden sonrakileri geride bırakacağınız ve sizin yaptığınızı yapandan başka hiçbir kimsenin sizden daha üstün olamayacağı bir şeyi öğreteyim mi?" diye buyurdu. Ashap:

"Evet, ey Allah'ın Resulu (öğretiniz)" dediler. Hz. Muhammed (s.a.s):

"Her namazın peşinden otuz üçer defa tesbih, hamd ve tekbir okursunuz" buyurdu (Ebû Dâvud, İmâre, 20; Ahmed b. Hanbel, V, 196).

Yine Ebu Hureyre (r.a)'ın anlattığına göre, Hz. Muhammed (s.a.s) şöyle buyurmuştur:

"Kim her namazın peşinden otuz üç defa Allah'ı tesbih eder, otuz üç defa Allah 'a hamd eder ve otuz üç defa da Allah 'ı tekbir eder, yüzü tamamlamak için de: Lâ ilâhe illallahu vahdehu lâ şerike leh, lehülmülkü ve lehülhamd ve huve ala külli şeyin kadîr, derse, hata ve günahları deniz köpüğü kadar çok olsa bile bağışlanır" (Müslim, Mesacid, 144, 145, 146).

Bir de Hz. Muhammed (s.a.s) uyumadan önce tesbihte bulunurdu (Ebu Davud, Edeb, 98). Aynı zamanda, "Her tesbih sadakadır" (Müslim, Musâfirûn, 84, Zekât, 53; Ahmed b. Hanbel, V, 167, 168) diyerek, tavsiyede bulunmuştur. Özel olarak tesbih namazı vardır. Bu namazda çok tesbih okunduğu için, Tesbih namazı denmiştir.
Selam ve dua ile...

Hiç yorum yok: