1824. Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Müslümanlarla yahudiler çarpışmadıkça kıyamet kopmayacaktır. Yahudi taşın, ağacın arkasına saklanacak, bunun üzerine o taş, o ağaç yahudiyi kovalayan kimseye, ‘Ey müslüman! Arkamda bir yahudi var, gel onu öldür!’ diyecek. Yalnız garkad ağacı bir şey söylemeyecek; çünkü o yahudilerin ağaçlarındandır.”
Buhârî, Cihâd 94, Menâkıb 25; Müslim, Fiten 82
Açıklamalar
Müslümanlarla yahudiler arasında çıkacak ve artık yahudilerin işini büsbütün bitirecek olan bu harbin Hz. Îsâ’nın yeryüzüne inmesinden sonra meydana geleceği anlaşılmaktadır. Zira Îsâ aleyhisselâm yahudilerle savaşacak ve onların işini tamamen bitirecektir. Hz. Îsâ’nın asıl hedefi deccâl ve onun taraftarlarıdır. Deccâlin yahudi asıllı olması sebebiyle onu en çok yahudiler destekleyecek, bu sebeple de Hz. Îsâ’nın hışmına uğrayacak ve yeryüzünden silinip gideceklerdir.
Efendimiz’in bu hadisinde yahudilerin tükenişi, dikkat çekici bir misalle anlatılmaktadır. Şayet bu savaşta bir yahudi müslümanların silâhından canını kurtarıp bir taşın veya ağacın arkasına saklanacak olsa, o taş, o ağaç dile gelip konuşacak ve yahudiyi kovalayan mücâhide, aradığı kişinin kendi arkasına saklandığını haber verecektir. Ağaçların, taşların gerçekten dile gelip konuşması hâdisesi ise kıyamet yaklaştığı zaman olacaktır. Demekki o zamana kadar yahudi-müslüman mücadelesi devam edip gidecektir.
Garkad Filistin taraflarında çokça yetişen dikenli bir ağaç türü, bir cins çalılıktır. Arabistan’ın başka bölgelerinde de yetişmektedir. Medine’deki Bakî‘ Mezarlığı (Cennetü’l-Bakî‘) vaktiyle garkad denilen çalılıkla kaplı idi.
Hadisten Öğrendiklerimiz
1. Kıyamet kopmadan önce müslümanlarla yahudiler arasında son bir savaş olacaktır.
2. Bu savaşta bütün yahudiler müslümanlar tarafından öldürülecektir.
3. Bir yahudi hayatta kalıp herhangi bir şeyin arkasına saklansa bile, arkasına saklandığı canlı veya cansız varlık, yahudileri kovalayan müslüman mücahidlere orada bir yahudi bulunduğunu, gidip onu öldürmesini söyleyecektir.
http://www.tahavi.com/hadis/793a.html
21 Eylül 2011 Çarşamba
14 Eylül 2011 Çarşamba
"Amerika'yı fahişeler ve bira kurtaracak" (affınıza sığınarak)ibr
Bu defa 'felaket' delirdi!
14 Eylül 2011 Çarşamba, 13:39:07
HABERTURK.COM EKONOMİ SERVİSİ
Bay felaket olarak bilen ve ekonomiye yönelik tahminleriyle son günlerde öne çıkan Amerikalı yatırım uzmanı Dr. Marc Faber'den ilginç bir yorum geldi. Amerika'nın kurtuluşunun hayat kadınlarına ve biraya bağlı olduğuna dikkat çeken 65 yaşındaki Bay Felaket diğer alternatiflerin hiçbirinin ABD'ye bir faydasının olmadığını iddia etti.
İşte Bay Felaket'in krizden çıkış formülü:
"Federal hükümet bize 600 dolar değerinde bir geri ödeme yapıyor.
Eğer bunu Wal-Mart'da harcarsak para Çin'e gidecek,
Bir bilgisayar alırsak Hindistan'a,
Benzin alırsak ise Araplara,
Sebze ve meyve alırsak Meksika, Honduras ve Guatemala'ya gidecek,
Düzgün bir araba alırsak Almanya'ya,
Gereksiz çer çöpe yatırsak Tayvan'a gidecek ve bunların hiç biri Amerikan ekonomisine fayda sağlamayacak...
Parayı ülkemizde tutmanın tek yolu hayat kadınlarına ve biraya harcamak, çünkü artık ABD'de üretilen tek şey bunlar,
Ben üzerime düşeni yapıyorum."
14 Eylül 2011 Çarşamba, 13:39:07
HABERTURK.COM EKONOMİ SERVİSİ
Bay felaket olarak bilen ve ekonomiye yönelik tahminleriyle son günlerde öne çıkan Amerikalı yatırım uzmanı Dr. Marc Faber'den ilginç bir yorum geldi. Amerika'nın kurtuluşunun hayat kadınlarına ve biraya bağlı olduğuna dikkat çeken 65 yaşındaki Bay Felaket diğer alternatiflerin hiçbirinin ABD'ye bir faydasının olmadığını iddia etti.
İşte Bay Felaket'in krizden çıkış formülü:
"Federal hükümet bize 600 dolar değerinde bir geri ödeme yapıyor.
Eğer bunu Wal-Mart'da harcarsak para Çin'e gidecek,
Bir bilgisayar alırsak Hindistan'a,
Benzin alırsak ise Araplara,
Sebze ve meyve alırsak Meksika, Honduras ve Guatemala'ya gidecek,
Düzgün bir araba alırsak Almanya'ya,
Gereksiz çer çöpe yatırsak Tayvan'a gidecek ve bunların hiç biri Amerikan ekonomisine fayda sağlamayacak...
Parayı ülkemizde tutmanın tek yolu hayat kadınlarına ve biraya harcamak, çünkü artık ABD'de üretilen tek şey bunlar,
Ben üzerime düşeni yapıyorum."
7 Eylül 2011 Çarşamba
Özgürleştirme projesi nedir
Özgürleştirme projesi nedir. Zengin kaynaklı kapalı ekonomisi (diktatöryal) olan toplumların özgürleştirilerek ABD &batılı şirketlerin daha çok para kazanması demektir. Daha çok araba, teknolojik cihaz, kimyasal ürün, temizlik, beyaz eşya, benzin, petrol ürünleri v.s v.s gibi ürün satışı ve daha çok para kazanan batılı şirketler. Gerisi sadece televole. Ortadoğu projesi batı ne kadar çok seviyor bu halkların özgür olmasını ne merhametli batı demek kadar. Bu kadar kısa ciltler dolusu tez yazmaya gerek yok. Batılı şirketlerin sahiplerine söyleyelim, anlaşalım. Bu karlarınızı kabul ediyoruz. Para hırsınız yüzünden bu kadar dünya insanı ölmesin. Çünkü her şeyin suçun, ölümün en altında para var. Bu günün dünyasında her şey para. Kimse artistlik, kahramanlık namesi, kitabı yazmasın ve hiç kimse gözünü budamaktan sakınmazlık yapmasın her zaman gözüne giriyor. O yazanı bile para satın alır onu.
Beni kimse satın alamaz söyleyen kişinin parasını malını her şeyini alın bakalım o zaman ne yapacak.
Beni kimse satın alamaz söyleyen kişinin parasını malını her şeyini alın bakalım o zaman ne yapacak.
3 Eylül 2011 Cumartesi
Türkler hakkında inen ayet.Maide/54 ve destekleyen hadis
1)Abdullah (b. Mesud)’dan rivayet edildiğine göre Nebiyy-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:
“Ümmetimin en hayırlıları benim zamanımda yaşayanlardır. Sonra onların peşinden gelenler, daha sonra da onların peşinden gelenlerdir.”
Önceki Osmanlı olduğu için en hayırlısı Osmanlı’dan başkası, hadis’e göre olamaz.
Maide 54 -
"Ey iman edenler! Sizden kim dininden dönerse, bilsin ki Allah yakında öyle bir toplum getirir ki, Allah onları sever, onlar da Allah'ı severler; müminlere karşı yumuşak, kâfirlere karşı da onurlu ve şiddetlidirler; Allah yolunda mücahede eder, hiçbir kınayıcının kınamasından da korkmazlar. Bu, Allah'ın bir lütfudur, onu dilediğine verir. Allah, geniş ihsan sahibidir, her şeyi çok iyi bilendir."
2)Bu ayet-i-kerime’nin tanıma uyan hangi dönem de yaşamış millettir. Osmanlı ve Türk'tür
Said-i-Nursi Üstad'ımızın bu ayet hakkında tefsiri nedir?
Cevap: Üstad'a Göre Maide 54. Ayet Ne Diyor?
Mektubat 26. Mektup/311
Evet, menfi milliyetin tarihçe pek çok zararları görülmüş. Ezcümle, Emevîler, bir parça fikr-i milliyeti siyasetlerine karıştırdıkları için, hem âlem-i İslâmı küstürdüler, hem kendileri de çok felâketler çektiler.
Hem Avrupa milletleri şu asırda unsuriyet fikrini çok ileri sürdükleri için, Fransız ve Almanın çok şeâmetli ebedî adâvetlerinden başka, Harb-i Umumîdeki hâdisât-ı müthişe dahi, menfi milliyetin nev-i beşere ne kadar zararlı olduğunu gösterdi.
Hem bizde, iptida-yı Hürriyette, Babil Kalesinin harabiyeti zamanında "tebelbül-ü akvam" tabir edilen teşâub-u akvam ve o teşâub sebebiyle dağılmaları gibi, menfi milliyet fikriyle, başta Rum ve Ermeni olarak pek çok kulüpler namında sebeb-i tefrika-i kulûb, muhtelif mülteciler cemiyetleri teşekkül etti. Ve onlardan şimdiye kadar ecnebîlerin boğazına gidenlerin ve perişan olanların halleri, menfi milliyetin zararını gösterdi.
Şimdi ise, en ziyade birbirine muhtaç ve birbirinden mazlum ve birbirinden fakir ve ecnebî tahakkümü altında ezilen anâsır ve kabâil-i İslâmiye içinde, fikr-i milliyetle birbirine yabanî bakmak ve birbirini düşman telâkki etmek öyle bir felâkettir ki, tarif edilmez. Adeta bir sineğin ısırmaması için, müthiş yılanlara arka çevirip sineğin ısırmasına karşı mukabele etmek gibi bir divanelikle, büyük ejderhalar hükmünde olan Avrupa'nın doymak bilmez hırslarını, pençelerini açtıkları bir zamanda onlara ehemmiyet vermeyip, belki mânen onlara yardım edip, menfi unsuriyet fikriyle şark vilâyetlerindeki vatandaşlara veya cenup tarafındaki dindaşlara adâvet besleyip onlara karşı cephe almak, çok zararları ve mehâlikiyle beraber, o cenup efradları içinde düşman olarak yoktur ki, onlara karşı cephe alınsın. Cenuptan gelen Kur'ân nuru var; İslâmiyet ziyası gelmiş; o içimizde vardır ve her yerde bulunur. İşte o dindaşlara adâvet ise, dolayısıyla İslâmiyete, Kur'ân'a dokunur. İslâmiyet ve Kur'ân'a karşı adâvet ise, bütün bu vatandaşların hayat-ı dünyeviye ve hayat-ı uhreviyesine bir nevi adâvettir. Hamiyet namına hayat-ı içtimaiyeye hizmet edeyim diye iki hayatın temel taşlarını harap etmek, hamiyet değil, hamâkattir!
Dördüncü Mesele:
Müsbet milliyet, hayat-ı içtimaiyenin ihtiyac-ı dahilîsinden ileri geliyor. Teâvüne, tesanüde sebeptir; menfaatli bir kuvvet temin eder, uhuvvet-i İslâmiyeyi daha ziyade teyid edecek bir vasıta olur.
Şu müsbet fikr-i milliyet, İslâmiyete hâdim olmalı, kale olmalı, zırhı olmalı; yerine geçmemeli. Çünkü İslâmiyetin verdiği uhuvvet içinde bin uhuvvet var; âlem-i bekada ve âlem-i berzahta o uhuvvet bâki kalıyor. Onun için, uhuvvet-i milliye ne kadar da kavî olsa, onun bir perdesi hükmüne geçebilir. Yoksa onu onun yerine ikame etmek, aynı kalenin taşlarını kalenin içindeki elmas hazinesinin yerine koyup, o elmasları dışarı atmak nevinden ahmakane bir cinayettir.
Türk ırkının övülmesinde ALLAH(c.c) taraftır ve Türkleri tutmuştur. Ayet ile sabitlemiş ve hadis ile de bağlamıştır.
Deliller: aslında bir tane yeter diğerlerini siz araştırın.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2)hakka suresi/45. Elbette biz onu bundan dolayı kuvvetle... BİRTAKIM sözler UYDURSAYDI, onu elimizle yakalar, sonra da onun şah damarını keserdik.
Yalan ve uydurma söz yapmayacağına dair onlarca, belki de yüzlerce ayet bulunabilir hafız değilim. Zaden gâvurlar, müşrikler, münafıklar bile” senin(s.a.v) yalanını hiç duymadık dinini istemiyoruz “.diyorlardı. Çıkarlarına dokunuyordu maddi, manevi neyse.
3)** “Kostantiniye, bir gün fetholunacaktır. Onu fetheden asker ne güzel asker, onu fetheden komutan ne güzel komutandır.” Bu hadis-i şerif ve gerçekleşmesi uydurma hadis-i şerif olmadığını İstanbul’daki Eyüp sultan’ın tümünü gözüne sokarak ispatlayın. Deyin ki: Eyüp el ensar-i (ra) buralara 90 yaşlarında pikniğe mi geldi yoksa bu hadis-i şerife nail olmak için mi? daha nice sahabelerde geldi.
Sonuç: ALLAH(c.c) yaptığı bir iş için bir ırkı övmüştür.
4)Andolsun, Biz senden önce kendi kavimlerine elçiler gönderdik de onlara apaçık belgeler getirdiler; böylece Biz de suçlu günahkarlardan intikam aldık. İman edenlere yardım etmek ise, Bizim üzerimizde bir haktır. (Rum Suresi, 47)
Rum süresinde intikam aldık buyurması tevafuk. Ne kadar anlamlı.
O da TÜRK ırkıdır.
Bundan daha büyük ne şeref olabilir ki!
Hadis-i Şerifin sahihliği:Kostantiniye en sonunda fetholunacaktır. Kostantineyi fetheden kumandan ne büyük kumandan onu fetheden asker ne güzel asker.
Ahmed b. Hanbel (öl. 855), Müsned
Taberânî (öl. 971), el-Mûcem’ül-Kebîr
İbn Kani (öl. 962), Mûcem’üs-Sahâbe
Hâkim en-Nisâbûrî (öl. 1014), el-Müstedrek Alâ’s-Sahihayn
Bezzâr (öl. 905), Müsned
Ayrıca İbn Abdilberr (öl. 1071), el-İstiâb’da, İbn’ül-Esîr (öl. 1233), Üsd’ül-Gâbe’de, İbn Hacer (öl. 1448), el-İsâbe’de, Zehebî (öl. 1347), Telhîs’ül-Müstedrek’te, Suyûtî (öl. 1505), el-Câmi’us-Sağîr’de hadîsi nakletmişler, Hâkim, İbn Abdilberr, Zehebî ve Suyûtî “isnâdı sahîhtir” demişlerdir
Senet :
Bişr el-Ganevî ondan oğlu Abdullah b. Bişr el-Ganevî ondan öğrencisi el-Velid b. el-Muğîre el-Muâfirî ondan Zeyd b. el-Hubâb ondan Muhammed b. el-Alâ rivâyet etmişlerdir.
NOT:Ama orada başka milletten insanlarda vardı. Diyenlere. Efendimiz(s.a.v) hitap ettiği Türklerdir, zinhar! İslam da hitap yekûn’a yapılır, basit herkes de bilir, günah ve sevap tartıldığında hangisi ağır ise o verilir. Günahlar silinir. Sevap ağır ise.
Demek ki en ağır hizmeti bulunan Osmanlı ve Türk askeridir, hitap da Türklere aittir.
not:Ka’b Bin Mâlik Hz.lerinin Kabri, İstanbul Ayvansaray’ da, Edirnekapı surları dışında Eğri kapı girişindedir. tebuk zaferine katılamayan sahabedir,gelen ayetle af olunmuş idi.ve istanbul'da kabr-i şerifi.hadis-i şerife delildir.Eyüp el Ensari'(r.a)de en büyük nişan olarak yetmez mi!
En doğrusunu ALLAH(C.C)bilir.
“Ümmetimin en hayırlıları benim zamanımda yaşayanlardır. Sonra onların peşinden gelenler, daha sonra da onların peşinden gelenlerdir.”
Önceki Osmanlı olduğu için en hayırlısı Osmanlı’dan başkası, hadis’e göre olamaz.
Maide 54 -
"Ey iman edenler! Sizden kim dininden dönerse, bilsin ki Allah yakında öyle bir toplum getirir ki, Allah onları sever, onlar da Allah'ı severler; müminlere karşı yumuşak, kâfirlere karşı da onurlu ve şiddetlidirler; Allah yolunda mücahede eder, hiçbir kınayıcının kınamasından da korkmazlar. Bu, Allah'ın bir lütfudur, onu dilediğine verir. Allah, geniş ihsan sahibidir, her şeyi çok iyi bilendir."
2)Bu ayet-i-kerime’nin tanıma uyan hangi dönem de yaşamış millettir. Osmanlı ve Türk'tür
Said-i-Nursi Üstad'ımızın bu ayet hakkında tefsiri nedir?
Cevap: Üstad'a Göre Maide 54. Ayet Ne Diyor?
Mektubat 26. Mektup/311
Evet, menfi milliyetin tarihçe pek çok zararları görülmüş. Ezcümle, Emevîler, bir parça fikr-i milliyeti siyasetlerine karıştırdıkları için, hem âlem-i İslâmı küstürdüler, hem kendileri de çok felâketler çektiler.
Hem Avrupa milletleri şu asırda unsuriyet fikrini çok ileri sürdükleri için, Fransız ve Almanın çok şeâmetli ebedî adâvetlerinden başka, Harb-i Umumîdeki hâdisât-ı müthişe dahi, menfi milliyetin nev-i beşere ne kadar zararlı olduğunu gösterdi.
Hem bizde, iptida-yı Hürriyette, Babil Kalesinin harabiyeti zamanında "tebelbül-ü akvam" tabir edilen teşâub-u akvam ve o teşâub sebebiyle dağılmaları gibi, menfi milliyet fikriyle, başta Rum ve Ermeni olarak pek çok kulüpler namında sebeb-i tefrika-i kulûb, muhtelif mülteciler cemiyetleri teşekkül etti. Ve onlardan şimdiye kadar ecnebîlerin boğazına gidenlerin ve perişan olanların halleri, menfi milliyetin zararını gösterdi.
Şimdi ise, en ziyade birbirine muhtaç ve birbirinden mazlum ve birbirinden fakir ve ecnebî tahakkümü altında ezilen anâsır ve kabâil-i İslâmiye içinde, fikr-i milliyetle birbirine yabanî bakmak ve birbirini düşman telâkki etmek öyle bir felâkettir ki, tarif edilmez. Adeta bir sineğin ısırmaması için, müthiş yılanlara arka çevirip sineğin ısırmasına karşı mukabele etmek gibi bir divanelikle, büyük ejderhalar hükmünde olan Avrupa'nın doymak bilmez hırslarını, pençelerini açtıkları bir zamanda onlara ehemmiyet vermeyip, belki mânen onlara yardım edip, menfi unsuriyet fikriyle şark vilâyetlerindeki vatandaşlara veya cenup tarafındaki dindaşlara adâvet besleyip onlara karşı cephe almak, çok zararları ve mehâlikiyle beraber, o cenup efradları içinde düşman olarak yoktur ki, onlara karşı cephe alınsın. Cenuptan gelen Kur'ân nuru var; İslâmiyet ziyası gelmiş; o içimizde vardır ve her yerde bulunur. İşte o dindaşlara adâvet ise, dolayısıyla İslâmiyete, Kur'ân'a dokunur. İslâmiyet ve Kur'ân'a karşı adâvet ise, bütün bu vatandaşların hayat-ı dünyeviye ve hayat-ı uhreviyesine bir nevi adâvettir. Hamiyet namına hayat-ı içtimaiyeye hizmet edeyim diye iki hayatın temel taşlarını harap etmek, hamiyet değil, hamâkattir!
Dördüncü Mesele:
Müsbet milliyet, hayat-ı içtimaiyenin ihtiyac-ı dahilîsinden ileri geliyor. Teâvüne, tesanüde sebeptir; menfaatli bir kuvvet temin eder, uhuvvet-i İslâmiyeyi daha ziyade teyid edecek bir vasıta olur.
Şu müsbet fikr-i milliyet, İslâmiyete hâdim olmalı, kale olmalı, zırhı olmalı; yerine geçmemeli. Çünkü İslâmiyetin verdiği uhuvvet içinde bin uhuvvet var; âlem-i bekada ve âlem-i berzahta o uhuvvet bâki kalıyor. Onun için, uhuvvet-i milliye ne kadar da kavî olsa, onun bir perdesi hükmüne geçebilir. Yoksa onu onun yerine ikame etmek, aynı kalenin taşlarını kalenin içindeki elmas hazinesinin yerine koyup, o elmasları dışarı atmak nevinden ahmakane bir cinayettir.
Türk ırkının övülmesinde ALLAH(c.c) taraftır ve Türkleri tutmuştur. Ayet ile sabitlemiş ve hadis ile de bağlamıştır.
Deliller: aslında bir tane yeter diğerlerini siz araştırın.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2)hakka suresi/45. Elbette biz onu bundan dolayı kuvvetle... BİRTAKIM sözler UYDURSAYDI, onu elimizle yakalar, sonra da onun şah damarını keserdik.
Yalan ve uydurma söz yapmayacağına dair onlarca, belki de yüzlerce ayet bulunabilir hafız değilim. Zaden gâvurlar, müşrikler, münafıklar bile” senin(s.a.v) yalanını hiç duymadık dinini istemiyoruz “.diyorlardı. Çıkarlarına dokunuyordu maddi, manevi neyse.
3)** “Kostantiniye, bir gün fetholunacaktır. Onu fetheden asker ne güzel asker, onu fetheden komutan ne güzel komutandır.” Bu hadis-i şerif ve gerçekleşmesi uydurma hadis-i şerif olmadığını İstanbul’daki Eyüp sultan’ın tümünü gözüne sokarak ispatlayın. Deyin ki: Eyüp el ensar-i (ra) buralara 90 yaşlarında pikniğe mi geldi yoksa bu hadis-i şerife nail olmak için mi? daha nice sahabelerde geldi.
Sonuç: ALLAH(c.c) yaptığı bir iş için bir ırkı övmüştür.
4)Andolsun, Biz senden önce kendi kavimlerine elçiler gönderdik de onlara apaçık belgeler getirdiler; böylece Biz de suçlu günahkarlardan intikam aldık. İman edenlere yardım etmek ise, Bizim üzerimizde bir haktır. (Rum Suresi, 47)
Rum süresinde intikam aldık buyurması tevafuk. Ne kadar anlamlı.
O da TÜRK ırkıdır.
Bundan daha büyük ne şeref olabilir ki!
Hadis-i Şerifin sahihliği:Kostantiniye en sonunda fetholunacaktır. Kostantineyi fetheden kumandan ne büyük kumandan onu fetheden asker ne güzel asker.
Ayetlere ve Hadis-i Şerif’lere atfen İstanbul fethi.
Rum 30/2 Rumlar yenildi(1)*.Rum suresi;30,(2-5) Rum’lar (Arap’ların
bulunduğu bölgeye) pek yakın bir yerde (müşrik olan Îranlılara) mağlup oldu;
fakat onlar bu mağlûbiyetlerinden sonra, birkaç sene içinde (üç ile dokuz yıl
arasında, İranlılara) galip geleceklerdir. Önünde de sonunda da emir
Allah’ındır; o gün mü’minler de Allah’ın yardımıyla sevinecektir(2)*. (O,)
dilediğine yardım eder. (3)*Çünkü O, Aziz (kudreti her şeye üstün gelen)dir,
Rahîm (çok merhamet eden)dir.
Rum suresi 30/5:(Bu da)
Allah'ın yardımıyla (3)*(olacaktır). Allah dilediğine (3)*yardım eder, galip
kılar. O çok güçlüdür, çok merhamet edicidir.
Andolsun ki, biz senden önce
de elçileri kavimlerine gönderdik, onlar belgeler getirdiler; dinleyip suç
işleyenlerden öç aldık, zira inananlara yardım etmek bize hak olmuştur(3)*. RUM-30/47
Allah'ın vaadi budur. Allah, vaadinden caymaz. Fakat
insanların çoğu bilmezler. (Rum Suresi:1-6)(4)*
lütfundan mükafat
verecektir.(RUM-30/45)(5)*
(1)*Bizanslılar Rum’dur Osmanlı’ya yenildiler İstanbul
fethedildi.
(1)*Rumlar farslılara yenilse de,sonra yense de,ileri de
Rumlar Osmanlıya yenilecek müjdesi vardır.
(2)*müminler İstanbul’un fethine sevindiler.
(3)* ALLAH’IN Osmanlı Türklerine yardımıyla. ALLAH
dilediğine yardım eder Osmanlı Türklerine yardım etti.
(4)*bu ayet Rum
suresin de geçmiş manidardır ve ileride İstanbul’un fethedileceğini (edildi de
) ve insanların çoğu bilmezler buyurarak bu ayette HZ.FATİH SULTAN MEHMET HAN
've askerleri sıfaden zikredilmiş, müjdelenmiş “müminler sevinecekler
buyrularak
Kur’an-ı Kerim’i ağaç kabul edersek hadis-i şerif’ler
sayfadır, sayfa kâğıttır ağacın özelliklerini taşır. Bu hadis-i şerif’in
özelliklerini taşıdığı ayetler de (1,2,3,4)*’dür.
(5)*müminlerin sevineceği mükâfatı (verecektir) verdi de
Osmanlılara İSTANBUL’U.
Buhârî (öl. 870), et-Târih’ul KebîrAhmed b. Hanbel (öl. 855), Müsned
Taberânî (öl. 971), el-Mûcem’ül-Kebîr
İbn Kani (öl. 962), Mûcem’üs-Sahâbe
Hâkim en-Nisâbûrî (öl. 1014), el-Müstedrek Alâ’s-Sahihayn
Bezzâr (öl. 905), Müsned
Ayrıca İbn Abdilberr (öl. 1071), el-İstiâb’da, İbn’ül-Esîr (öl. 1233), Üsd’ül-Gâbe’de, İbn Hacer (öl. 1448), el-İsâbe’de, Zehebî (öl. 1347), Telhîs’ül-Müstedrek’te, Suyûtî (öl. 1505), el-Câmi’us-Sağîr’de hadîsi nakletmişler, Hâkim, İbn Abdilberr, Zehebî ve Suyûtî “isnâdı sahîhtir” demişlerdir
Senet :
Bişr el-Ganevî ondan oğlu Abdullah b. Bişr el-Ganevî ondan öğrencisi el-Velid b. el-Muğîre el-Muâfirî ondan Zeyd b. el-Hubâb ondan Muhammed b. el-Alâ rivâyet etmişlerdir.
NOT:Ama orada başka milletten insanlarda vardı. Diyenlere. Efendimiz(s.a.v) hitap ettiği Türklerdir, zinhar! İslam da hitap yekûn’a yapılır, basit herkes de bilir, günah ve sevap tartıldığında hangisi ağır ise o verilir. Günahlar silinir. Sevap ağır ise.
Demek ki en ağır hizmeti bulunan Osmanlı ve Türk askeridir, hitap da Türklere aittir.
not:Ka’b Bin Mâlik Hz.lerinin Kabri, İstanbul Ayvansaray’ da, Edirnekapı surları dışında Eğri kapı girişindedir. tebuk zaferine katılamayan sahabedir,gelen ayetle af olunmuş idi.ve istanbul'da kabr-i şerifi.hadis-i şerife delildir.Eyüp el Ensari'(r.a)de en büyük nişan olarak yetmez mi!
En doğrusunu ALLAH(C.C)bilir.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)