Pakistan, 250 ABD'li "terör uzmanı"nın ülkeyi terketmesini istedi. Onların terör uzmanı değil, suikast uzmanı olduğunu biliyoruz.(ibrahim karagül haberi)
Nerde bomba patlarsa ABD kesin oradadır.Demek ki öyle oluyor.
27 Ağustos 2011 Cumartesi
25 Ağustos 2011 Perşembe
Somali ve NATO
HAS Parti Genel Başkanı Numan Kurtulmuş, uluslararası güçlerin terörü siyasetin bir aracı olarak kullandığını söyledi. Partisinin Denizli il teşkilatınca Anemon Otel'de verilen iftar yemeğine katılan Kurtulmuş, gündemki konuları değerlendirdi.
İslâm âleminin ramazan ayını tebrik eden Genel Başkan Kurtulmuş, Afrika'daki açlık ve kuraklıktan Batılı sömürgeci devletleri sorumlu tuttu. Bundan 50 yıl önce kimsenin Afrika'da hayatını kaybetmediğini vurgulayarak, "Ne oldu da bugün 'da her 1,5 dakikada bir insan ölüyor? Ya da şöyle soralım, 1991-1995 yılları arasında General Barre, yani ABD'nin kendi adamı düştüğü zaman Somali'ye 34 ülkeyle birlikte NATO harekât yapmıştı. NATO'nun Somali'de ne işi vardı? Şimdi o 34 ülkenin kılı kıpırdamıyor. Bırakın 34 ülkeyi, üç ülkenin kılı kıpırdamıyor." dedi.
Terör örgütünün eylemlerini de değerlendiren HAS Parti Genel Başkanı, “Hiçbir terör örgütü, tek başına bir örgüt değildir. Terör, uluslararası terör siyaseti dediğimiz bir olgudur ve dünyanın hiçbir yerindeki terör eylemi, arkasında büyük güçlerin desteği olmadan yapılamaz. Ne 11 Eylül saldırıları, ne Madrid olayları, ne İstanbul'daki saldırılar, ne de PKK'nın eylemleri tek başına silahlı örgütler tarafından yapılabilir. Bu saldırıların hepsinde büyük güçlerin, büyük istihbarat örgütlerinin para ve silah destekleri var. Şunu sormak lazım: Neden uluslararası güçler, terörü uluslararası siyasetin bir aracı olarak kullanıyor?" şeklinde konuştu.
Numan Kurtulmuş, açlığın olduğu yerlerde çocuklara boylarından büyük silahlar verildiğini de vurgulayarak, herkesin bu konuların üzerine eğilmesi gerektiğini sözlerine ekledi.
İslâm âleminin ramazan ayını tebrik eden Genel Başkan Kurtulmuş, Afrika'daki açlık ve kuraklıktan Batılı sömürgeci devletleri sorumlu tuttu. Bundan 50 yıl önce kimsenin Afrika'da hayatını kaybetmediğini vurgulayarak, "Ne oldu da bugün 'da her 1,5 dakikada bir insan ölüyor? Ya da şöyle soralım, 1991-1995 yılları arasında General Barre, yani ABD'nin kendi adamı düştüğü zaman Somali'ye 34 ülkeyle birlikte NATO harekât yapmıştı. NATO'nun Somali'de ne işi vardı? Şimdi o 34 ülkenin kılı kıpırdamıyor. Bırakın 34 ülkeyi, üç ülkenin kılı kıpırdamıyor." dedi.
Terör örgütünün eylemlerini de değerlendiren HAS Parti Genel Başkanı, “Hiçbir terör örgütü, tek başına bir örgüt değildir. Terör, uluslararası terör siyaseti dediğimiz bir olgudur ve dünyanın hiçbir yerindeki terör eylemi, arkasında büyük güçlerin desteği olmadan yapılamaz. Ne 11 Eylül saldırıları, ne Madrid olayları, ne İstanbul'daki saldırılar, ne de PKK'nın eylemleri tek başına silahlı örgütler tarafından yapılabilir. Bu saldırıların hepsinde büyük güçlerin, büyük istihbarat örgütlerinin para ve silah destekleri var. Şunu sormak lazım: Neden uluslararası güçler, terörü uluslararası siyasetin bir aracı olarak kullanıyor?" şeklinde konuştu.
Numan Kurtulmuş, açlığın olduğu yerlerde çocuklara boylarından büyük silahlar verildiğini de vurgulayarak, herkesin bu konuların üzerine eğilmesi gerektiğini sözlerine ekledi.
24 Ağustos 2011 Çarşamba
Libya,petrol
Batılı şirketler Libya'nın petrolünü paylaşma derdine düştü
CUMALİ ÖNAL KAHİRE - 24.08.2011
Muammer Kaddafi rejimi henüz resmen sona ermemişken, Batılı petrol şirketleri Libya'nın kaynaklarını paylaşma yarışına girdi.Yarışın öncüleri ise petrol şirketleri İtalyan Eni ve Fransız Total. Önceki gün konuyla ilgili bir açıklama yapan İtalya Dışişleri Bakanı Franco Frattini, Eni'nin Libya'nın geleceğinde birincil rol oynayacağını söyledi. Frattini, halihazırda teknisyenlerinin de bu ülkeye hareket ettiklerini duyurdu. İtalyan bakan, Libya lideri Muammer Kaddafi'nin devrilmesi halinde muhaliflerin, iki ülke arasında yapılmış sözleşmelere saygı göstereceği beklentisinde olduğunu da vurguladı. Frattini, "İtalya'nın yaptığı sözleşmeler Libya ile yapılmıştır, Kaddafi ile değil." diye konuştu. İtalya'nın, eski sömürgesi Libya'da, petrol sahalarından savunma ve inşaat sektörlerindeki milyarlarca dolarlık sözleşmelere kadar çok geniş bir alana yayılmış çıkarları bulunuyor.
Libya'ya yönelik BM'nin aldığı şartlı operasyon kararını derhal yürürlüğe koyarak tüm dünyayı şaşkına çeviren Fransa ise Kaddafi rejiminin devrilmesinde aslan payının kendisine ait olduğunu öne sürerek, bunun karşılığını ekonomik tavizlerle almaya çalışıyor. Bu amaçla Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy Libya Geçici Konseyi lideri Mustafa Abdulcelil'i görüşmeler için Paris'e davet etti.
Şubat ayında başlayan isyanlardan önce günlük 1,3 milyon varil petrol üreten Libya'da aslan payı İtalyan Eni, Fransız Total, İngiliz BP, İspanyol Repsol ve Avusturyalı OMV şirketlerine aitti. Bu şirketler Kaddafi rejiminden elde ettikleri tavizlerin yeni yönetim tarafından da tanınmasını ve hatta daha da genişletilmesini talep ediyor. Özellikle İtalyan ve Fransız şirketleri, ülkelerinin NATO'da aldığı öncü rolün karşılığının tavize dönüşmesi için büyük bir çaba sarf ediyor.
42 milyar varillik rezervinin yanı sıra üretim maliyetinin çok düşük olması ve Libya'nın Avrupa'ya yakınlığı, Batılı şirketlerin iştahını kabartan en önemli sebepler. İtalya petrol ithalatının yüzde 20'sini Libya'dan karşılarken, bu oran Fransa, İsviçre, İrlanda ve Avusturya'da da yüzde 15 civarında. Petrol ithalatının yüzde 1'ini Libya'dan karşılayan Amerika da şirketlerinin petrolden pay kapma yarışında geri kalmaması için girişimlerde bulunuyor. Libya'daki yarışta yer alan Amerikan petrol şirketleri ise Hess, ConocoPhillips ve Marathon.
Muhalif liderler ayaklanmanın patlak vermesinden sonra yaptıkları açıklamalarda savaş sırasında kendilerine destek veren ülkeleri unutmayacakları yönünde sözler vermişti. Uzmanlar, Libya arazisinin ancak yüzde 25'inin petrol ve doğalgaz konusunda tarandığının, mevcut rezervlerinin çok daha yükselebileceğinin altını çiziyor. İspatlanmış petrol rezervleri bakımından dünyada 9. olan Libya, aynı şekilde 1,3 milyar metreküplük gazıyla da dünyanın önde gelen ülkeleri arasında. Ülkenin istikrara kavuşmasının akabinde elde edilen petrol ve doğalgaz gelirlerinin kısa sürede altyapı harcamalarına ayrılacağına vurgu yapan uzmanlar uzun yıllar Batılı ülkelerin ablukası altında kalan Libya'nın geri kalan altyapısını güncellemek için milyarlarca dolarlık projelere imza atacağı belirtiliyor.
Kaddafi rejimi döneminde milyarlarca dolarlık proje kazanan Türk şirketlerinin yeni dönemde nasıl karşılanacağı ise merakla bekleniyor. Başta Fransa olmak üzere bazı Batılı ülkeler Türkiye'nin Libya pazarından dışlanması için büyük bir gayret gösteriyor.
CUMALİ ÖNAL KAHİRE - 24.08.2011
Muammer Kaddafi rejimi henüz resmen sona ermemişken, Batılı petrol şirketleri Libya'nın kaynaklarını paylaşma yarışına girdi.Yarışın öncüleri ise petrol şirketleri İtalyan Eni ve Fransız Total. Önceki gün konuyla ilgili bir açıklama yapan İtalya Dışişleri Bakanı Franco Frattini, Eni'nin Libya'nın geleceğinde birincil rol oynayacağını söyledi. Frattini, halihazırda teknisyenlerinin de bu ülkeye hareket ettiklerini duyurdu. İtalyan bakan, Libya lideri Muammer Kaddafi'nin devrilmesi halinde muhaliflerin, iki ülke arasında yapılmış sözleşmelere saygı göstereceği beklentisinde olduğunu da vurguladı. Frattini, "İtalya'nın yaptığı sözleşmeler Libya ile yapılmıştır, Kaddafi ile değil." diye konuştu. İtalya'nın, eski sömürgesi Libya'da, petrol sahalarından savunma ve inşaat sektörlerindeki milyarlarca dolarlık sözleşmelere kadar çok geniş bir alana yayılmış çıkarları bulunuyor.
Libya'ya yönelik BM'nin aldığı şartlı operasyon kararını derhal yürürlüğe koyarak tüm dünyayı şaşkına çeviren Fransa ise Kaddafi rejiminin devrilmesinde aslan payının kendisine ait olduğunu öne sürerek, bunun karşılığını ekonomik tavizlerle almaya çalışıyor. Bu amaçla Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy Libya Geçici Konseyi lideri Mustafa Abdulcelil'i görüşmeler için Paris'e davet etti.
Şubat ayında başlayan isyanlardan önce günlük 1,3 milyon varil petrol üreten Libya'da aslan payı İtalyan Eni, Fransız Total, İngiliz BP, İspanyol Repsol ve Avusturyalı OMV şirketlerine aitti. Bu şirketler Kaddafi rejiminden elde ettikleri tavizlerin yeni yönetim tarafından da tanınmasını ve hatta daha da genişletilmesini talep ediyor. Özellikle İtalyan ve Fransız şirketleri, ülkelerinin NATO'da aldığı öncü rolün karşılığının tavize dönüşmesi için büyük bir çaba sarf ediyor.
42 milyar varillik rezervinin yanı sıra üretim maliyetinin çok düşük olması ve Libya'nın Avrupa'ya yakınlığı, Batılı şirketlerin iştahını kabartan en önemli sebepler. İtalya petrol ithalatının yüzde 20'sini Libya'dan karşılarken, bu oran Fransa, İsviçre, İrlanda ve Avusturya'da da yüzde 15 civarında. Petrol ithalatının yüzde 1'ini Libya'dan karşılayan Amerika da şirketlerinin petrolden pay kapma yarışında geri kalmaması için girişimlerde bulunuyor. Libya'daki yarışta yer alan Amerikan petrol şirketleri ise Hess, ConocoPhillips ve Marathon.
Muhalif liderler ayaklanmanın patlak vermesinden sonra yaptıkları açıklamalarda savaş sırasında kendilerine destek veren ülkeleri unutmayacakları yönünde sözler vermişti. Uzmanlar, Libya arazisinin ancak yüzde 25'inin petrol ve doğalgaz konusunda tarandığının, mevcut rezervlerinin çok daha yükselebileceğinin altını çiziyor. İspatlanmış petrol rezervleri bakımından dünyada 9. olan Libya, aynı şekilde 1,3 milyar metreküplük gazıyla da dünyanın önde gelen ülkeleri arasında. Ülkenin istikrara kavuşmasının akabinde elde edilen petrol ve doğalgaz gelirlerinin kısa sürede altyapı harcamalarına ayrılacağına vurgu yapan uzmanlar uzun yıllar Batılı ülkelerin ablukası altında kalan Libya'nın geri kalan altyapısını güncellemek için milyarlarca dolarlık projelere imza atacağı belirtiliyor.
Kaddafi rejimi döneminde milyarlarca dolarlık proje kazanan Türk şirketlerinin yeni dönemde nasıl karşılanacağı ise merakla bekleniyor. Başta Fransa olmak üzere bazı Batılı ülkeler Türkiye'nin Libya pazarından dışlanması için büyük bir gayret gösteriyor.
21 Ağustos 2011 Pazar
kafanızın bir kenarına yazın.PKK,TERÖR,KÜRT SORUNU
Avrupa Birliği Bakanı Egemen Bağış, terörün Türkiye'nin aydınlık geleceğini karartamayacağını, oynanan oyunu bozacaklarını söyledi.Terörle birlikte 'terör pazarı'nı da iflas ettireceklerini belirten Bağış, "Çünkü PKK sadece bir terör örgütü değil. PKK aynı zamanda Avrupa'nın en geniş ağına sahip uyuşturucu şebekesidir. Bir yandan bizim gençlerimize mermi sıkarken bir yandan Avrupa'nın gençlerini uyuşturucuyla zehirleyen, dünyayı kirleten bir kirli rant şebekesidir." diye konuştu.
Bakan Bağış, Hamle Eğitim Kültür Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (HAMLEDER) ile Antalya Kültürlerarası Diyalog Merkezi'nin (AKDİM) düzenlediği iftara katıldı. Konuşmasında artan terör olaylarına temas eden Bağış, Türkiye'de terör belasının herkesin içini acıttığını dile getirdi. Ancak 'kardeşliğimize kurşun sıkmaya çalışanların' Türkiye'nin bütünlüğüne zarar veremeyeceklerini vurguladı. Terörün uyuşturucu ticaretiyle Avrupalı gençleri zehirlediğine de dikkat çeken Bağış, Batılı ülkelere şu çağrıda bulundu: "İşte onun için Avrupalılara her vesileyle şu mesajı veriyoruz: 'Berlin'in, Paris'in, Londra'nın, Brüksel'in güvenliği Hakkari'de, Şırnak'ta, Batman'da, Siirt'te başlar.' Sizin buradaki yaşanan rant şebekesinin kirli oyunlarına seyirci kalma lüksünüz yoktur. Nasıl biz Londra'daki, Madrid'deki, New York'taki saldırılarda insanlığın ortak bir platform kurma çağrısında bulunduysak ve bazen de uluslararası teröre karşı mücadelede bütün imkânlarımızı seferber ettiğimiz için bazı saldırılara maruz kaldıysak, bugün Türkiye'nin de uluslararası camiada hak ettiği desteği almasının zamanı gelmiştir."
Terör örgütleri ve terör örgütleriyle mücadelede uluslararası platformun her zamankinden daha önemli hale geldiğini de anlatan Bakan Bağış, terörle mücadelede çifte standart güden, terör örgütlerine açık tavır alamayan ülkelerin, akan kanın sorumlusu olarak anılacağını kaydetti. Bağış, bugün yaşanan bu sıkıntıların, Avrupalılara da bir uyarıcı niteliğinde olduğunu ifade ederek "Bu mücadeleyi ya hep birlikte kazanacağız, ya hep birlikte kaybedeceğiz. Hepimiz güvencede olmadıkça aslında hiçbirimiz güvencede değiliz. Terörle mücadele uluslararası işbirliği gerektirir." şeklinde konuştu. ÖZKAN MAYDA, CİHAT ÜNAL ANTALYA
Nerde bomba patlarsa ABD kesin oradadır.
Pakistan, 250 ABD'li "terör uzmanı"nın ülkeyi terketmesini istedi. Onların terör uzmanı değil, suikast uzmanı olduğunu biliyoruz.(ibrahim karagül haberi)
Bakan Bağış, Hamle Eğitim Kültür Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (HAMLEDER) ile Antalya Kültürlerarası Diyalog Merkezi'nin (AKDİM) düzenlediği iftara katıldı. Konuşmasında artan terör olaylarına temas eden Bağış, Türkiye'de terör belasının herkesin içini acıttığını dile getirdi. Ancak 'kardeşliğimize kurşun sıkmaya çalışanların' Türkiye'nin bütünlüğüne zarar veremeyeceklerini vurguladı. Terörün uyuşturucu ticaretiyle Avrupalı gençleri zehirlediğine de dikkat çeken Bağış, Batılı ülkelere şu çağrıda bulundu: "İşte onun için Avrupalılara her vesileyle şu mesajı veriyoruz: 'Berlin'in, Paris'in, Londra'nın, Brüksel'in güvenliği Hakkari'de, Şırnak'ta, Batman'da, Siirt'te başlar.' Sizin buradaki yaşanan rant şebekesinin kirli oyunlarına seyirci kalma lüksünüz yoktur. Nasıl biz Londra'daki, Madrid'deki, New York'taki saldırılarda insanlığın ortak bir platform kurma çağrısında bulunduysak ve bazen de uluslararası teröre karşı mücadelede bütün imkânlarımızı seferber ettiğimiz için bazı saldırılara maruz kaldıysak, bugün Türkiye'nin de uluslararası camiada hak ettiği desteği almasının zamanı gelmiştir."
Terör örgütleri ve terör örgütleriyle mücadelede uluslararası platformun her zamankinden daha önemli hale geldiğini de anlatan Bakan Bağış, terörle mücadelede çifte standart güden, terör örgütlerine açık tavır alamayan ülkelerin, akan kanın sorumlusu olarak anılacağını kaydetti. Bağış, bugün yaşanan bu sıkıntıların, Avrupalılara da bir uyarıcı niteliğinde olduğunu ifade ederek "Bu mücadeleyi ya hep birlikte kazanacağız, ya hep birlikte kaybedeceğiz. Hepimiz güvencede olmadıkça aslında hiçbirimiz güvencede değiliz. Terörle mücadele uluslararası işbirliği gerektirir." şeklinde konuştu. ÖZKAN MAYDA, CİHAT ÜNAL ANTALYA
Nerde bomba patlarsa ABD kesin oradadır.
Pakistan, 250 ABD'li "terör uzmanı"nın ülkeyi terketmesini istedi. Onların terör uzmanı değil, suikast uzmanı olduğunu biliyoruz.(ibrahim karagül haberi)
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)